Teknolojinin insanlığı getirdiği bu noktada, tamamen iyimser bir tablo çizmek de kendimizi bir distopyanın karanlığına hapsetmek de doğru değil. Olgusal bir gerçeklik olarak beliren bu süreci doğru yönetmek için hazırlıklı olmak ve gerekli tedbirleri almak elimizde.
Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş/ Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi
Son dönemlerde dijital dünyanın en fazla tartışılan kavramlardan biri Metaverse. Kavram, aslında insanın fiziksel ve duygusal varlığının buluşacağı sanal bir evreni anlatıyor. Henüz Metaverse'ün bizi nereye götüreceği konusunda tam bilgiye sahip değiliz. Ama insanların evlerinden çıkmadan pek çok mala, hizmete ve deneyime ulaşabilmeleri kuşkusuz önemli bir imkân.
Sanal temsil alanı
Çevrimiçi dünyanın sağladığı iletişim süreçlerine, bireylerin Metaverse aracılığıyla fiziksel olarak da katılabilmesi söz konusu. Farklı yerlerde bulunan insanların aynı toplantı masası etrafında buluşması, evde koltukta otururken market raflarında dolaşıp alışveriş yapılabilmesi ya da dünyanın farklı yerlerinde yaşayan insanların aynı konser salonunda buluşmaları Metaverse'ün günlük hayatımıza getireceklerinden yalnızca birkaçı. Bu açıdan Metaverse, "simülasyonun kullanıldığı bir sanal temsil alanı" olarak nitelenebilir.
Aslında uzunca bir süredir Metaverse, daha temel düzeyde tecrübe ediliyordu. Çevrimiçi oyunlar, farklı yerlerdeki insanların aynı sanal ortamda eş zamanlı şekilde bulunmalarını ve eşgüdüm içinde hareket etmelerini sağlıyordu. Oyunlar aracılığıyla kullanımın yaygınlaşması, artırılmış ve sanal gerçeklik sağlayan başlıkların, gözlüklerin, kulaklıkların ve diğer araçların hem daha işlevsel hâle gelmesini hem de ucuzlamasını beraberinde getirdi. Altyapı hazır olduğunda da Metaverse dijital dünyanın bir gerçeği olarak karşımıza çıktı. Teknoloji dünyası, bu yeni sanal gerçeklik âlemini nitelemek için yazar Neal Stephenson'ın 1992 yılında yayımlanan ve Türkçeye Parazit adıyla çevrilen Snow Crash isimli romanında kullanılan Metaverse kavramını devraldı.
Çevrimiçi teknolojilerin gelişmesinde ve daha çok kullanılmasında Covid19 pandemisinin önemli bir eşik olduğu açık. Pandemi sürecinde evlerine kapanan insanlar birbirleriyle ilişki kurmanın yeni yollarına daha fazla ilgi gösterdiler. Bu durum, Metaverse teknolojisi için müthiş bir Ar-Ge süreci oldu. Kısa süre önce de Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg, bundan sonra platformunun Metaverse tabanlı, yeni nesil bir sosyal medya şirketi olacağını açıkladı. Bu süreçte Google, Instagram, Whatsapp ve Facebook'un bağlı olduğu grubun adının da Meta olarak değiştirilmesi tesadüf değil. Zuckerberg, bu konuda oldukça iddialı. İnsanların gerçek dünyada yaptıkları her şeyi yapabilecekleri bir Metaverse evreni oluşturacaklarını söylüyor. Facebook, ünlü gözlük üreticisi Ray-Ban'le de akıllı gözlük geliştirilmesi konusunda işbirliği yapıyor.
Blokzincir teknolojisindeki gelişmeleri de göz önünde bulundurduğumuzda ilerleyen süreçte Metaverse'ün hayatlarımızda giderek daha fazla rol oynayacağı anlaşılıyor. Elbette bu durumun sosyal ilişkilere yansıyan yönü, iletişim teknolojisiyle ilgili boyutu ve hukukî yüzü ayrı ayrı değerlendirilmeye muhtaç.
Yabancılaşma sorunu
Örneğin sanal dünyanın insanı gerçek hayattan kopardığı, ilişkileri sahte bir mecraya taşıdığı ve yabancılaşma sorununa yol açtığı iddiaları sıklıkla dile getiriliyor. Metaverse, bu durumu belki de daha ileri bir aşamaya taşıyacak ve insanın yalnızlığını derinleştirecek. Ancak bu muhtemel sakıncaların bu yöndeki gidişatı etkilemeyeceği kolayca anlaşılabilir bir gerçek.
Diğer taraftan toplumsal etkileri yanında Metaverse'ün aynı zamanda siyasî açıdan da önemli sonuçlar doğuracağı şimdiden görülüyor. İnternet, en baştan itibaren vatandaşların siyasal süreçlere doğrudan katılması yönünde bir potansiyel taşıyor. Çevrimiçi ağların yeni bir kamusal alan meydana getirerek siyasal katılımı artırdığı biliniyor. Demokrasinin en temel amaçlarından biri, karar alma süreçlerinde mümkün olduğu kadar vatandaşın söz sahibi olması. Ancak temsilî demokraside vatandaş katılımı genelde oldukça sınırlı bir çerçevede kalıyor. Bu durumun en önemli nedeni ise fiziksel imkânsızlıklar. Daha açık bir ifadeyle, aynı anda tüm vatandaşların belirli bir alana toplanıp belirli konular üzerindeki düşüncelerini dile getirmeleri neredeyse imkânsız. Dolayısıyla bu durum, insanların yönetme haklarını, yetki verdikleri temsilciler aracılığıyla kullanmaları sonucunu doğuruyor.
Çevrimiçi teknoloji, insanların siyasal süreçlere katılmaları açısından önemli bir etki yarattı. Bireyler, sosyal medya üzerinden örgütlendiler, bireysel ya da topluca fikirlerini karar alıcılara ilettiler ve yöneticiler üzerinde baskı oluşturdular. Bunu mümkün kılan sosyal paylaşım platformları, insanların eşzamanlı olarak bilgilenmesini ya paylaşım yapmasını sağladı. Ancak bu platformların en önemli eksikliği, tüm bu olup bitenin insanların fiziksel varlığının uzağında gerçekleşmesi. Üstelik uzaklık durumu, aldatmaya ve kandırmaya açık bir yüz de taşıyor. Sosyal paylaşım platformlarında açılan hesapların sahte olup olmadığını ya da kişilerin kendileriyle ilgili gerçek bilgiler verip vermediğini anlamak sıradan kullanıcı açısından güç. Bu nedenle, İnternet üzerinden gerçekleşen siyasal veya toplumsal kampanyalarda robotların ve botların kullanılması ya da kişilerin birden çok hesapla platforma girmeleri gerçek resmin görülmesini engelleyebiliyor. Buna karşılık, Metaverse'te aynı zamanda bireylerin fiziksel görünümleriyle de bulunmaları sahte hesapların en aza inmesi yönünde olumlu bir etki doğuracak.
Medyanın toksik yönü
Öte yandan sosyal medyanın toksik bir yön taşıdığı da aşikâr. Kutuplaştırıcı siyasal söylemler, komplo teorileri, manipülatif veya dezenformatif bilgiler, yabancı karşıtlığı, şiddet övgüsü gibi sorunlar toplumun dokusuna zarar verebiliyor. Bu sorunların önemlice bir kısmı, insanların sosyal paylaşım platformlarına gerçek kimlikleriyle girmemelerinden kaynaklanıyor. Başka bir sorun ise gerçek kimlikleriyle var olsalar bile birbirleriyle yüz yüze olmadıklarından normalin ötesinde sert bir dil kullanabilmeleri. Oysa kendi kimlikleriyle tartışmaya giren ve karşısında kendisi gibi başka özneler olduğunu gören bireylerin tartışma sürecinde daha serinkanlı ve dikkatli bir yaklaşım benimsemeleri muhtemel. Metaverse'ün ilk olumlu etkisi, tartışmaları, kutuplaşma sorununu azaltacak daha mutedil bir çizgiye çekebilmesi. Sanal bir ortamda da olsa karşısında bir hesap değil, gerçek bir kişi olduğunu düşünen bireyin daha dikkatli bir dil kullanması beklenebilir.
Bunun yanında, sosyal medyada, filtre balonları, yalan haberler ve tıklama tuzakları aracılığıyla ayrı bir gerçekliğin inşa edildiği görülüyor. Bu durum, insanlar arasındaki mesafenin giderek açılmasına yol açıyor. Metaverse, insanlar arasındaki iletişimin doğrudan gerçekleşmesine uygun bir görünüm çizdiği için post-truth dünyanın etkilerinin en aza inmesi açısından da olumlu sonuçlara neden olabilir.
Metaverse'ün siyasete bir diğer etkisi, doğrudan demokrasi modelinin bir örneğini meydana getirebilecek olması. Vatandaşlar, hem genel hem de yerel meclislerin toplantılarına katılmak, burada fikirlerini ifade etmek ve oy kullanmak şansına sahip olabilecekler. Aynı durum siyasetçiler için de geçerli. Siyasetçiler, gerek seçim kampanyalarında gerekse siyasal süreçlerin tüm aşamalarında seçmenlerle çok daha kolay şekilde buluşma ve onların fikirlerini alma imkânı bulacaklar. Sosyal medya platformlarında başlayan ancak daha yüzeysel şekilde gelişen etkileşim derinleşecek. Daha çok vatandaşın katılımıyla yapılan toplantıların ya da alınan kararların meşruluğu güçlenecek. Böylece siyaset, yalnızca seçim dönemleriyle sınırlı pasif bir süreç olmaktan çıkıp vatandaşların aktif katılımını sağlayacak yeni bir zemine taşınacak.
Demokrasinin en önemli unsurlarından biri seçimler. Aslında çevrimiçi teknoloji uzaktan oy kullanmaya imkân tanıyor. Ancak oylama ve sayım süreçlerine uzaktan müdahale edilebileceği yönündeki iddialar hiç bitmiyor. Bu durumun en bilinen örneklerinden birine 2016'da Trump'ın seçildiği ABD Başkanlık Seçimlerinde tanık olmuştuk. Rus hackerlerin seçimlerde, Trump lehine, kullanılan elektronik oylama sistemlerine müdahale ettiği iddiası dile getirilmişti. Ayrıca elektronik oylama yönteminin uygulanması sırasında başkası yerine oy kullanmanın engellenmesi sorunu da tam olarak çözülmüş değil. Bu sorunları, seçmenleri yalnız kendi adlarına oy kullanacakları sanal sandıklara götürecek Metaverse ile oyların gizliliğini ve değiştirilmesi imkânsız şekilde depolanmasını sağlayacak blokzincir teknolojisi önleyebilir. Metaverse ve blokzincir üzerinden yapılan oylamalarda seçmenlerin oy kullanmaları şimdiki yöntemlere göre çok daha kolay ve güvenilir olacak. Mükerrer oy kullanma engelleneceği gibi oylar çok daha hızlı şekilde sayılabilecek. Sonuçta sistemin kurulmasından sonra hem kamu otoritesi hem de vatandaşlar açısından seçimlerin ekonomik maliyeti oldukça düşecek. Böylesi bir yöntemin siyasal katılımı artıracağı kolayca tahmin edilebilir. Yalnızca seçimler değil, farklı konulara ilişkin referandumlar da aynı yöntem izlenerek kolay şekilde yapılabilecek. Elbette herkesin, her konudaki oylamaya katılması makul ve anlamlı değil. Ancak bu teknoloji, en azından belirli bir konuya ilgi duyanların seslerinin duyulmasını sağlayacak. Tüm bu süreç, bizi, siyasal temsilin "dijital demokrasi" kavramında ifadesini bulan yeni bir formuna götürüyor.
İnternet teknolojisi dünyayı kısa süre içinde, büyük ölçüde değiştirdi. Elbette bu durumun toplum ve insan üzerinde belirli olumsuz etkileri oldu. Ancak bilgiye erişimin kolaylaşması, toplumlar arası iletişim artması, hak bilinciyle sosyal sorumluluk duygusunun güçlenmesi ve bilginin demokratikleşmesi açılarından çevrimiçi ağlar insanlığa önemli katkılar sağladı. Metaverse, bu süreçte yeni bir aşamaya gelindiğini gösteriyor. Aslında engellenemez bir süreçle karşı karşıyayız. Teknolojinin insanlığı getirdiği bu noktada, tamamen iyimser bir tablo çizmek de kendimizi bir distopyanın karanlığına hapsetmek de doğru değil. Olgusal bir gerçeklik olarak beliren bu süreci doğru yönetmek için hazırlıklı olmak ve gerekli tedbirleri almak elimizde. Burada en doğru yol, öncelikle Metaverse ve çevrimiçi alanla ilgili konuların teknolojik değil, sosyal bir sorun niteliği taşıdığını görmek, ardından karşılaşılan bu gerçekliği yargılamak yerine, anlamaya çalışmak olmalı.
@heberis